14 Ağustos 2008 Perşembe

ARI SAFARİ





























11 ağustos 2008 tarihinde Tema Vakfı Kuruluşu Biyotemetur tarafından organize edilen arı safari turu, İğneada Beldesindeki Projemizi ziyaret ederek, kursiyerlerin arılıklarını ziyaret ettiler. Kendilerine proje hakkında bilgi sundum. Ziyaret eden kişiler:
A. Nihat Gökyiğit Tema Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
Ümit Y. Gürses Tema Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Walter S.Sheppart - ABD
Dr. Marina Meixner - ABD
Dr. Nicola Bradbear - İngiltere
Susan Cobey - ABD Californiya Üniversitesi
Prof. Dr. Aykut Kence ODTÜ Biyoloji bölümü
Doç. Dr. İrfan Kandemir Karaelmas üniversitesi
Doç.Dr. Tuğrul Giray ODTÜ
Ahmet İnci Tema Vakfı Arıcılık danışmanı







11 Ağustos 2008 Pazartesi

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞ VE DİĞER HASTALIKLARI ÖNLEMEK İÇİN ALINMASI GEREKEN KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Amerikan Yavru Çürüklüğü ile ilgili tespiti ortaya koyduktan sonra birçok arıcıdan ne yapalım? diye tepkiler aldım bende buna karşın yapılması gerekenleri maddeleri yazıyorum.

1) Çok yıllıklı yani çok kararmış eski peteklerinizi kuluçkalıkta kullanmayın.
2) Temel petek aldığınız firmanın peteklerini iyi gözlemleyin.. şuan piyasada amerikan yavru çürüklüğü ile bulaşık petekler mevcut.
3) menşeini bilmediğiniz ana arıyı kullanmayın.
4) Hazır arı keki almayın, kendi kekinizi kendi yapınız. keki yapacak bal kendinizin değilse, benmari yöntemi ile balı yarım saat kaynattıktan sonra kek yapın.
5) koloniniz daima güçlü olsun. mevcutu 3 çerçevenin altına düşmesin özelikle ilkbahar ve sonbaharda
6) arıyı strese sokacak etkenlerden uzak tutunuz.
7) her sene ilkbaharın kovanları pürmüzleme işini ihmal etmeyin.
8) koloninin nemden kendisini koruyacak tedbirleri almasına yardımcı olun.

5 Ağustos 2008 Salı

2) HATİCE YÜRÜK ( Demirköy ilçesi sivriler köyü yolu üzeri)


Namı değer Selda, Hatice Yürükte belki bazı konularda şansız olabilir ama arılar konusunda çok şanslı biri arıları verdikten birkaç gün sonra hemen aradı beni ‘ hocam Arım Oğul verdi’ herkes 4 arı aldı ama Hatice’nin hemen 5 arı oluverdi, ama Hatice’nin boş kovanları yok, Kırklareli Tarım İl müdürlüğü söz vermişti vereceğiz diye ama şimdi yüzümüze bile bakmıyorlar, mecburen binbir zorlukla organik kovan satın aldı. Aradan belli bir zaman sonra Hatice’ye bal mı istiyorsun arımı , hocam ben bu sene çoğaltayım seneye bal alırım dedi, 5 olan arısını 6 yaptık, elinde kovanı olsa Hatice arı sayısını 8 yapabilecek. Hatice işletmesini büyüttü 2 hafta sonra balınıda yiyecek,,haticenin arılığı çok güzel bir yerde, haticeninde en büyük destekçisi babası, gölgelikleri arının üzerine koymadığı zaman hemen haticeyi uyarıyor……Hatice bu işin özünü kısa zamanda kavrayan zeki bir Giresunlu ve şuanda koluna altın bir bilezik taktı bu işi öğrenerek, artık gittiği heryerde bu işi yapabilecek durumda senin de yolun açık olsun Hatice…..

1- 1) EMİNE KAPTAN ( İğneada beldesi, sislioba köyü yolu üzeri)

( Zeynep Köknar , Emine Kaptan, Mehmet Kaptan)

Emine Hanımın eşi Mehmet Kaptan çok güler yüzlü ve her zaman neşeli bir kişi Emine Hanımda Mehmet Kaptanın ikizi gibi tencere yuvarlanmışta kapağını bulmuş deyimi sanki bu çift için söylenmiş..Emine Hanım ve eşi Mehmet Kaptan aslında 18 yıldır arı ile tanışıklar. arı yapmışlar, sönmüş, bir daha yapmışlar gene sönmüş ama bunlar inatla üzerine gitmişler bazen 200 arı ile çalışmışlar bazen sadece 20 arı ile ama hiç arısız kalmamışlar. Bu yıl da Emine Hanım projemizde yer aldı…teorik eğitimide başarıyla tamamladı. Ardından kendisine 4 arılı koloniyi teslim ettik… tabii arıyı teslim aldıktan sonra bakıyor ki bu arılar bu sene bala yapamıyacaklar. sonuçta bölme arı ve tarihte 15 mayıs 15 gün sonra bal gelmeye başlayacak işçi arının 42 günde tarlacı olduğunuda biliyor ya hemen kendi kovanlarından takviye yapıyor bizim verdiğimiz 4 arıya ve arılar ondan sonra alıp başını gidiyor tabii,,,, işi bilmek çok farklı tabiiki..ve 2 hafta önce bu işletme bal hasadını gerçekleştirdi. Ve ortaya çok leziz bir bal çıktı. Az ama çok güzel bir bal…Mehmet Kaptanın bilgi ve tecrübesi Emine Hanımında temiz ve titizliği ile kaptan işletmesi gelecek vaat ediyor… yolunuz açık olsun…..

UYGULAMALI EĞİTİMLERİMİZ

Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı, İstanbul Aydın Üniversitesi ortaklığı ile Avrupa Birliği Desteği ile Kırklareli ili Demirköy ilçesi ve İğneada beldelerinde uygulanan Kırsal Alanlarda Arıcılık ve organik Bal üretimi ile genç kadınların sosyoekonomik statüsünü geliştirme projesi faaliyetlerin den olan organik bal üretimi uygulamalı eğitim çalışmaları ile ilgili sizlere haftalık bilgiler vereceğim, projede yer alan 40 bayanın hikayesini sizlerle paylaşacağım….

3 Ağustos 2008 Pazar

YORUM

AVRUPA BİRLİĞİ – DÜNYA BANKASI- SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI – TARIM BAKANLIĞI – HÜKÜMETLER VE İŞADAMLARI TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN SOSYAL AMAÇLI ARICILIK PROJELERİNE BAKIŞ AÇISI
Türkiye’nin en doğusundan en batısına en kuzeyinden en güneyine yaklaşık 10 yıldır çeşitli kuruşlarca desteklenen birçok projede arıcılık konusunda görev aldım. Vardığım netice; biz Türk milleti her her yerde aynı birbirimizden hiç farkımız yok, bir bölgeye gökten düşer gibi gidiyoruz, onlara eğitim veriyoruz ki ( bu eğitim en değerli ve en pahalı şeydir) bu yetmiyor yemeğini veriyoruz, yatacak yerini veriyoruz yetmiyor zaman zaman cebine para bile koyuyoruz, karşılıksız arılar malzemeler veriyoruz. Bu işleri yapmak için belli bir elemeye tabi tutuyoruz insanları bu insanlar projede yer almak için elinden geleni yaparlar, sonunda bir kısmı seçilir bir kısmı seçilemez çünkü projenin belli bir sayısı ve bütçesi vardır. Seçilemeyenler 1-2 ay neden seçilmedik diye dedikodular türetirler, bölgede huzur kaçırmaya çalışırlar. Ama aslında sorun seçilmeyenler değil seçilenler oluyor. Seçilenleri eğitiyorsunuz emek sarfediyorsunuz, arıcılıkla ilgili her şeyi anlatıyorsunuz daha sonra başınıza öğretmen kesiliyorlar ve sizden daha iyi bilir hale geliyorlar 2 günde, daha sonra bunlara arı veriyorsunuz başlarlar bu ne biçim arı, bu arı çok zayıf, bu arıda ne ırk böyle şikayet etmeye başlar aldığını geliştirme düzeltme yoluna gitmez (eğer dediği gibi olsa da) ve hakkı olmadığı halde hak iddia etmeye başlar. Anlayacağınız insanlarımızla çalışmak çok zor….bir de kamu kurumlarının bu projelere bir bakış açısı var evlere şenlik tam bir komedi, başta çok iyi davranırlar aslında amaçları ben bunlardan ne götürürüm hesabı içindeler, kimi bir eğitim salonunu vermek için bin yalan uydurur yok efendim o binayı yurt dışındaki üniversiteler talipmiş yok bizim proje ufakmış yok bizim insanımız için orası çok lüksmüş gerek yokmuş bunları söyleyen maalesef bir daire amiri, halbuki o yerler bu insanlar için yapılmıştı güya, eğitim bitti neredeyse proje bitecek binaya bir kuş bile gelmedi, yazıklar olsun böyle zihniyete,, aslında kendilerinden başka bir şey düşündükleri yok kimi projeksiyon cihazı ister bir eğitim salonu için, kimi bana da arı kovanı der, kimi kitap ister beleş, kimi projede kullanılan malzemelere göz diker halbuki bilmez ki bunlar gökten gelmiyor ve kimse kimseye havadan bir şey vermiyor hele AB hiç vermez, vakıflar dernekler hiç ama hiç vermez……işinize takoz koymak için varolan bir hastalığı siz geldikten sonra ortaya çıkarırlar. ..aslında olan ülkeye oluyor, ülkenin zenginliklerine oluyor…dinamiklerine, gençlerine, çalışan üreten insanına oluyor. 1998 yılından beri bir idealim var. Teknik arıcılığı geliştirip yaygınlaştırmak hatta bu konuda dernek bile kurdum, hep bu amaç için sosyal amaçlı projelerde çalıştım, insanı bıktırıyorlar. Ve zamanla anlıyorsunuz ki değmiyor diyorsunuz...

SON 10 YILDA TÜRKİYE'DE AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI İLE İLGİLİ DURUM

TÜBİTAK VHAG-95 araştırma projesinde incelenen arı kolonilerinde Adana’da yüzde 32, Bitlis’te yüzde 42, Diyarbakır’da yüzde 49, Hatay’da yüzde 52 oranında Amerikan yavru çürüklüğü tespit edilmiştir. Ankara Etlik Veteriner Araştırma Enstitüsünce Kasım 2000’de yapılan ve III. Türkiye Arıcılık Kongresine sunulan tebliğde Ankara ilinde kovanlardan ve piyasadan alınan bal örneklerinin incelenmesi sonucunda yüzde 14 oranında Amerikan yavru çürüklüğü etkeni, aynı araştırmada İzmir piyasasında satılan balların yüzde 44’ünde Amerikan yavru çürüklüğü etkeni bulunduğu bildirilmektedir. Bazı petek firmalarının hazır basılmış peteklerinde bile Amerikan Yavru Çürüklüğü etmenine rastlanılmıştır. Erzurum da, giresun da ve Muş ta Tulumsu yavru çürüklüğü hastalığı mevcut 2007 yılı yazında yaptığım seyahatlerde bizzat kendim gözlemledim.
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü tarafından 2001 yılında Ankara İli arılıklarından alınan 10,158 arı örneğinde yapılan araştırmada bütün kolonilerde Varroa ve Nosema bulunmuştur. Aynı araştırmada yavru hastalıkları açısından kolonilerin yüzde 75’inin Amerikan ve Avrupa yavru çürüklükleri ve kireç hastalıkları ile bulaşık oldukları saptanmıştır. Avrupa Birliği mevzuatına göre, Amerikan yavru çürüklüğü görülen kolonilerin yakılması gerekir. Bakanlar kurulu uyum kuralları gereği bu mevzuata uyacağım diye imza atmıştır, ancak Türkiye’de böyle bir uygulama başlatılamamıştır.
Üretimde neredeyse sağlıklı koloni yokken Tarım Bakanlığı’nda arı hastalıklarını teşhis edip doğru tedaviyi önerecek techizli ve yetkili bir arı hastalıkları laboratuarı bulunmamaktadır. Yaygın olan bu hastalıklara karşın ülke genelinde uyulması gereken tedbirlerle ilgili bir politikada geliştirilememiştir. vatandaşın 7 adet hastalıklı kolonisi aylardır imha edilemiyor. Ve bölgede hastalık giderek yaygınlaşıp, bölgenin arıcılığı yokedilemeye çalışılıyor. şimdi soruyorum Türkiye' de bir Arıcılık Araştırma enstitüsü var Ordu ilinde bu enstitü ne iş yapar? ben yanıt vereyim hiçbişey... bişey yaptığını gören varsa lütfen bana da bildirsin...onlarca personel boşu boşuna kafa sallayarak bizim verdiğimiz vergilerle maaş alıyorlar. ülke arıcılığı bu durumda iken yaptıkları hiçbişey yok... ORDU ARICILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YA İYİLEŞTİRİLSİN YA DA HEMEN KAPATILSIN...EĞER KAPATILIRSA ÜLKE KASASINA YILDA 9-10 TRİLYON PARA KALMIŞ OLACAK. BU ÜLKEYE YAZIK. DİNAMİKLERİNE YAZIK.. EMEK VEREN İNSANLARINA YAZIK. ha bu arada bunları ben demiyorum yukarıda devletin raporları herşeyi ortaya çıkarmış ama sorumlular maalesef hiçbişey yapmıyor.